Metod Üzerine Konuşma :
Metod Üzerine Konuşma, İlk defa 1895 de İbrahim Ethem Mesut tarafından Usul Hakkında Nutuk adıyla Türkçeye tercüme edilmiştir." Filozof Rene Descartes (1596-1650)'in "Aklını iyi kullanmak ve bilimlerde doğruyu aramak için Metot Üzerine Konuşma" Kitabı.Felsefenin küçük bir modeli" olan bu konuşmanın önemini vurgulayan çevirmen geniş açıklama için Gilson'u destek almış.Descartes için; Modern felsefenin kurucusu olan Descartes'in kendisi XVII. yüzyıl biliminin öncüsüdür." demektedir.Dekart yeni bir düşünce tasarımının önünü açmıştır.Bu durumu kendisinden sonra gelenleri büyük ölçüde etkilemiştir. Descartes,Konuşma'sında da yalın olarak ifade ettiği gibi her şeyden önce okumayı desteklemiş kendisi okumadan zarar değil devamlı fayda gördüğünü; "Masalların zihni açtığı, tarihlerin ünlü olayları onu yükseltir, anlayarak okununca da muhakemenin gelişmesine yardım ederler." Bütün yetenekli bilim ve düşün adamlarını okumak, önceden tanıyıp konuşma gibidir. Matematiğin, ahlak kitaplarının,teolojinin, vs. diğer konularda ki kitapların kendine göre fayda ve işlevi vardır.Descartes, bu okumaların faydalarını sıralarken kendiliğinden özgür düşünme ve ufkun açılması için, Okumanın da yetmediğini geniş okuma serüveni sonunda; Kanaatini değiştirdiğini, yanlış ve şüpheler içinde olduğunu, okumadan edindiği faydanın da bilgisizliğini daha iyi fark ettiğini anlamasıdır. Yani genel anlamda okumayan insan kendini, biliyorum sanır.Descartes,kitabında kendi düşünce dünyasına girişi ve gelişimini de bir anlamda okuyucuya sunuyor. Bu konuşma altı bölümde tanzim edilmiş; "birincide, ilimler üzerine birçok düşünceler; ikincide yazarın aradığı metodun başlıca kuralları;üçüncüde, bu metottan çıkardığı ahlakın kurallarından birkaçı;dördüncüde, metafiziğin temelleri olan, Tanrı ile insan ruhunun varlığını ispat eden kanıtlar; Daha sonra da tabiat defter ve kitabının araştırılması için yeni bulunması gerekli gereçler. Yine bu konuşmanın sebeb ve amaçları.Rene Dekart,dünyayı tanımaya her topluma girip gözlem ve inceleme yapmaya çalıştığını,"Fakat bu şekilde dünya kitabında incelemelerde bulunmak ve bir görgü edinmek için birkaç yıl tükettikten sonra bir gün kendimde de incelemelerde bulunmaya ve zihnimin bütün kuvvetlerini güdeceğim yolu seçmek için kullanmaya karar verdim." diyor.Biz kesin ve şüphesiz bir bilgiden çok, gelenek ve görenekle örneğe inanıyoruz,halbuki reylerin çokluğu,bulunması güç hakikatler için değerli bir delil değildir. Çünkü bütün bir milletten ziyade tek bir adamın bulması çok daha ihtimallidir." Bu günümüzde ekip kadro çalışmasına ters gibi gelebilir ancak bir buluş ve bilgi devinimi ve sonucun alınmasında kişi devamlılığı da önemlidir. Fakat yakından inceleyince gördüm ki mantık kıyasları ve başka bir sürü kuralları ile, yeni bir şey öğretmekten ziyade belli şeyleri başkasına açıklamak yahut bilinmeyen şeyler hakkında muhakemesiz söz söylemekten başka bir işe yaramıyor." O nedenle mantık kurallarında da seçkicilik gerekmektedir, yeniliğin kapısının aralanması için. Düşünce sınırlarımızı aşmak da gerekmektedir. Dekart bu açık kapıyı o zaman göstermiştir. Bu kitap, pratik felsefi düşünce dünyasına yolculuk yapan özet bir felsefi konuşmadır. Bu kitabı okuyan herkesin düşünce ufkunu genişleteceği kanısındayım.
Sonuç olarak; Dört Kuralın Bana Yeteceği İnancına Vardım...
1-Doğruluğunu Apaçık Olarak Bilmediğim Hiçbir Şeyi Doğru Olarak Kabul Etmemekti...
2-İnceleyeceğim Güçlükleri.Mümkün Olduğu Kadar Bölümlere Ayırmaktı.
3-En Basit Ve Anlaşılması En Kolay Şeylerden Başlayarak... En Bileşik Şeylerin Bilgisine aşamalı Yükselmek İçin Düşüncelerimi Bir Sıraya Göre Yürütmektir.
4-Hiçbir Şeyi Atlamadığımdan Emin Olmak İçin, Her Yanda Eksiksiz Sayımlar Ve Genel Kontroller Yapmaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder